6 Nisan 2017 Perşembe

İtalya Turu- Napoli


Napoli Gün Batımı


Roma'daki  son akşamımızda sabah beş buçukta yola çıkmak üzere son hazırlıkları yaptık. Sabah daha gün ağarmamıştı biz yola çıktığımızda. Altıdaki Napoli otobüsümüze yetişmemiz gerekiyordu. Koştur koştur gidiyoruz. Tabi bu arada yoldan geçen tek tük İtalya'nın bonjornooo diye seslenişine seviniyoruz bir yandan. Polonya gibi azıcık iklimi soğuk, insanları soğuk ülkeden böyle samimi ortam bizi çok neşelendiriyor. Sonunda otobüsün kalmasına beş dk kala yetişiyoruz ve 3- 3,5 saatlik yolculuk başlıyor.

  Napoli Gezilecek Yerler

Yazıma başlamadan önce Napoli'nin İtalya'daki en büyük 3. şehir, Güney İtalya'da ise en büyük şehir olduğunu söyleyeyim sizlere. Bir liman kentidir kendisi ve Osmanlılarla muhabbetleri çok eskiye dayanır bu yüzden. Üstelik Napolililer kendilerine İtalyalı değil, Napolili derlermiş çünkü Napoli önceden ayrı bir krallıkmış. Bu kadar tarih dersi yeter, konumuza dönelim.

 İtiraf etmeliyim ki şehre ilk indiğimizde keşke gelmese miydik acaba diye düşündük. Telaşlanmayın sonra keşke daha fazla kalsaydık dedik. Ve Napoli'ye giderken önceki alışkanlıklarımın aksine şehir ile ilgili hiç araştırma yapmadan gittik. Önce sırt çantalarımızı gardaki emanetçiye teslim ettik. Sonra bir şehir haritası alıp düştük Napoli sokaklarına. Şansımıza o gün pazar varmış yolumuzun üstünde. Bit pazarı tarzı, ilgimizi çekti. Bu arada nereye gittiğimizi bilmiyoruz, gözümüze güzel gelen sokaktan geçiyoruz. Biraz pazarı dolandık ve sonra Cenro Storico caddesine ulaştık. Bilmeden keşfeettik resmen ama  o ne güzel bir yer. Böyle minik minik eşyalar satılıyor aynı zamanda evlerle iç içe insanların astığı çamaşırları görüyorsunuz kafanızın tepesinde falan :)


centro storico napoli ile ilgili görsel sonucu
centro storico (alıntıdır, benim çektiklerim bu kadar net değil çünkü)


Yürüyüşümüz bir kaç saat böyle devam etti gördüğümüz her dükkana dadandık tabi Nilüfer ile. Oradan Via de Tribunali caddesine geçtik.



Via de Tribunali


Via de Tribunali


Tribunali taraflarına dolaşırken sokakların birinde alt karede göreceğiniz tatlıcıdan gayet uygun fiyata şeker depomuzu doldurduk. Oturduk elimizde tatlılar insanları izledik.



keşke bu tatlıcının adını bilsem ama bu kareyi hafızanıza not alın belki rastlaşırsınız

Yani nasıl desem Napoli hem Avrupa ama diğer İtalya hatta şu ana kadar gezdiğim Avrupa şehirlerden çok farklı geldi bana. Daha samimi biraz Hint filmlerinden gördüğüm kadarı ile oradaymışım hissi verdi. Ama caddelere sokaklara bayıldık resmen. O yüzden tarihi yapıları gezemedik pişman değiliz :) elimizde olsa bütün sokaklarını karış karış gezerdik, ne yazık ki akşama yetişmek zorunda olduğumuz Floransa otobüsü vardı.

Daha sonra Piazza San Domenico Maggiore meydanna geldik. Burası da ayrı güzeldi tabi ki. Minik minik gruplar halinde insanalar dans edip müzik çalıyordu. Bizde eğlendik biraz sonra yola devam ettik.



piazza san domenico napoli ile ilgili görsel sonucu
Piazza San Domenico Maggiore


Oradan Cumhuriyet meydanını da hızlıca görüp dinlenmek için etraftaki şirin kafelerden birine oturuduk. Fakat o ne, oturur oturmaz bir hır gür karmaşa koptu. İnsanalar nasıl bağırıyor polis sesleri falan. Meğer iki kişi kavga etmiş o yüzden bütün yaygara. İçimdeki çok bilmiş akdeniz insanı işte dedi hemen :) tabi biz ne olduğunu anlamadık herkes kalktı masalardan biz ikimiz oturuyoruz. Siparişler yeni gelmiş zaten çok paramız yok bırakıp da gidemedik onları.

işte o şirin kafeler renkli bayrakların altında
Ardından sahili de bir görelim dedik bayır aşağı inmeye başladık haritaya bakarak. Sahile indiğimizde Napoli de bir gün daha kalmama pişmanlığımız daha da arttı. Yol boyu trafiği kapalı sadece bisikletli araçlar var. İnsanlar ellerinde dondurma yol boyu dolaşıyor. Karşıda süper manzara ben diyeyim yanardağ biz deyin diğer bir ada. Sahilin orada bir kale var adı Castel Dell'Ovo manarasının çok güzel olduğu söyleniyor biz geç kaldığımız için kapanmıştı ne yazık ki. Biz de kalenin  oradaki taşlarda oturup gün batımının keyfini çıkardık. 

castel dell angolo napol, ile ilgili görsel sonucu
Castel Dell'Ovo  ( görsel alıntıdır)
Her İtalyan şehrinde dondurma tadacağız sözümüze istinaden burada da dondurma yedik onca tatlının üzerine. Ben keçi sütlü yedim en çok rengi çok cezp etti beni tadı tam aksi maalesef. Almadan önce adam uyarmıştı asında ben ısrarla istedim.
 Sonrasında ayrılık vakti geldi çattı. Terminale geri dönerken dahi keşfedecek bir çok yer kaldı aklımızda, düşünün bir de şehir ile ilgili hiçbir bilgimiz yoktu üstelik. Bir daha geleceğiz bi daha bi daha böyle olmadı ateş almaya gelir gibi diyerek söylene söylene döndük terminale.



Napolide Yeme- İçme


Via de Tribunali caddesi etrafında çok değişik yerel tatlar satan dükkanlar var. Biraz değişik gelebilir tabi  :)
Bu da böyle bir şey


Aslında yeme – içme diğer İtalya şehirlerine göre son derece uygun.
Üst satırda bahsettiğim tatlıcıyı bulmalısınız :)
En güzel pizzayı burada yedim. Gerçek bir Margarita. İsmini hatırlamıyorum kafenin ama 3,5 euro ödedim fotoğraftaki pizzaya ve gerçekten tadı damağımda. Margaritanın çıkış yeri Napoli olduğu için çok popülerdir kendisi oralarda.


işte o margarita bu margarita



Baba
 isimli tatlıları var ıslak kek gibi ama çikolatasız. 1-2 euro fiyatı. Denenebilir. Makarnalar çeşit çeşit.


Napoli Gezi Tavsiyeleri

  •         Gelmeden önce insanların aaaa Napoli çok tehlikeli diye sizi korkutmasına izin vermeyim. Her ülkede olduğunuz gibi dikkatli olun yeter.
  •         Margarita yemeden dönmeyin.
  •        Gün batımını izleyin kesinlikle.
  • manzaraya  doyum olmaz tabiki...


  •         Tam sokalarında kaybolmalık şehir, fazla açılmasanız da bir dolaşın bence.
  •         Tarihi yapıları gezmediğim için yorum yapamam fakat kaleyi görün.
  •         Ben bir daha ki gitmeme etrafındaki adalara gitmek istiyorum, aklınızda bulunabilir çok güzel yerler var.
  •         Vaktiniz olursa Pompei’ye buradan kolayca gidebilirsiniz.
  •         Bunların dışında ne söyleyebilirim ki, biz ilk başta kendisine pek dostça yaklaşmasakta o çok sevecen karşıladı bizi, caddeleri sokakları sahili insanları… iki İtalya varmış resmen ikisini de gördük. Keşke biraz daha daha zaman olsa keşke keşke diye diye Floransa yolunu tuttuk.


çok tatlı değiller mi?


bahsettiğim kalenin etrafi castel dell ovo

napoli şehir haritası




3 Nisan 2017 Pazartesi

İtalya Turu- Gönlümün Prensesi Roma



Piazza della Repubblica



İtalya Turu Genel Hazırlıklar



Sanırsam 10-12 Kasım tarihlerinde erasmusdaki oda arkadaşım Nilüfer ile 4 şehir 10 günlük  İtalya turumuza başladık. Poznan'da yurdun lobisinde turla mı gitsek kendimiz mi gitsek düşünüyorduk. Sonra Erdi'nin de gazlamasıyla ikimiz gitmeye karar verdik. Bu arada iyi ki turla gitmemişiz. Sonrasında Fransa'ya tur ile gittik güzeldi ama bu kadar değil. O da ayrı bir yazının konusu bekleyin biraz :) 

Gezdiğimiz şehirler sırası ile Roma- Napoli- Floransa ve Pisa- Venedik ve Bruno- Murano adaları. 
En ucuzdan biletleri aldık. Rynair ile 30 euro gidiş dönüş. Berlin- Roma, Venedik- Berlin. Oradan yine Polonya'nın ekonomik otobüs firması polskibus ile Berlin- Poznan biletlerini aldık. Yine en ucuzundan hostelleri tuttuk. Günlük en fazla 13 euro vermişizdir. Ve son olarak İtalya şehirler arası yolculuk için Megabustan biletlerimizi aldık. Toplamda vize pasaport masrafı hariç (zaten vardı) 400 euro ile 10 gün gezdik. Tamam bol keseden yemedik ama her gün dondurma yedik mesela yada tiramisu da yedik bol bol :) Üstüne tabi ki minik alışverişler yaptık. Fakat bunları yaparken nasıl heyecanlıyız birimiz oradan rezervasyon yaptırıyor diğerimiz öbür bilgisayardan.

Nedense, her nereye gidersem gideyim, tam gitmeye yakın bir gitmeme hissi gelir bana. Neyse dedik gece 2 saçlarımızı düzleştirdik, yolluklarımızı aldık, taktık sırt çantalarımızı çıktık yurttan Berlin'e gidiyoruz oradan 'Aşkım Roma'.  Ve her zaman bütün o gitmeme huzursuzluğuna rağmen gittiğim yer iyi gelir bana. İtalya'da da öyle oldu. 


Roma Gezilecek Yerler & Roma Gezi Tavsiyeleri


Roma'ya sabah 8'de vardık. Hava alanından şehir merkezi Termini'ye  5 euro'ya geldik otobüs ile. Her saat başı var bu arada. Ulaşım kesinlikle korkutmasın sizi. Termini'ye indik (Termini Roma'nın tren istasyonu devasa bi yer- çok merkezi) bir de, otobüste turistin biri İstanbul is great city diyerek yüksek sesle konuşuyordu. Onu duyunca hafif bi koltuklarımız kabarmadı değil :) 


Termini'ye giderken yolda taksitçi görüp fotoğrafını anneme atmıştım bak burada da taksitçi var diye :)

Hostelimiz Termini'ye yakın yerde olduğundan sora sora bulduk. Two duck hostel adı. Neyse hostele vardığımızda saçımızı başımızı düzelttik, insana benzedik biraz. Sonra aldık şehir haritamızı gideceğimiz yerleri işaretleyip çıktık güzelim Roma sokaklarına tın tın gezdik. 


Neredeyse her sokağını karış-karış ezberlediğimiz Roma haritası
Roma'da 3 gün kaldık, ardından Napoli'ye gittik. Bu üç gün içinde gezdiğimiz yerler tipik Roma gezilecek yerleriydi. O yüzden detaylı anlatmıyorum Aşk çeşmesi, Vatikan vs.vs. 


Vatikan demişken bu pozu vermeden olmaz
Fontana di Trevi ( Aşk Çeşmesi) söylendiği kadar güzel


Bunlarla ilgili bilgileri her yerde bulabilirsiniz. Size başka tüyolar vereceğim. Örneğin, 'Viale Trastevere ' caddesine kesinlikle gidin yerel halkın arasına karışın. Tipik Kadıköy- Karaköy karışımı bir yer bayıldık biz.  'Castel Sant Angelo' ziyaret etmeden dönmeyin. Maalesef paralı ama çok pahalı değil. 8 euro sanırım. Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan yıllarca esir kalmış bu kalede. Sonra da zehirlenerek öldürülmüş. Devamını siz öğrenin. Zaten Vatikan'a giderken göreceksiniz. 


Castel Sant Angelo

Colosseum tabi ki güzel- hani gladyatörlerin dönüştüğü arena- oraya bir gün ayırın çünkü o biletle Roma forumuna da girebiliyorsunuz ama biz yanımıza yiyecek almamıştık ve çok acıktığımız açlıktan öldüğümüz için utanarak söylüyorum, Roma formunu gezemedik. Ama olsun, bir daha gelmek için bahanemiz oldu işte. Size tavsiyem, oraya bir gün ayırın ve kesinlikle tok gidin. Tabi buralara gelmeden Spartacus (dizi) ve Gladyatör'ü (film) izlemeden gelmeyin sonra pişman olursunuz. 


-Colesseum sen mi büyüksün ben mi?
-Bence sen. 
Pinokyo evi var şirin mi şirin, yeri aklımda değil öyle caddelere hayran hayran dolaşırken görmüştük. Bulabilirseniz gidin görün, yada birisine sorun söyler zaten. 


Yine bir gün Pinokyo ile sohbetin dibindeyiz :)
İşte ufak çaplı şirinlikler yapabilirsiniz :)





















Roma'da Yeme- İçme 



İspanyol merdivenlerine gelmeden olmaz yazmama gerek yok çok hoş  bir yer. Şimdi merdivenleri arkanıza alın, önünüzdeki sokaklardan sağdakilere bakın. Kısa sokaklar zaten. Sağdaki sokaklar ama. Orada bir cafe var. Adı Pompi. O nasıl bir tiramisu.  Gidip gelip yedik bol bol. Paramızın çoğu pizza tiramisu ve dondurmaya gitti bu yüzden.

Pizzaları tabi ki efsane ama ben en güzel pizzamı Napoli'de yedim. Yazarken bile canım çekti. Onu da anlatacağım sonraki yazımda. Masalara oturma parası alıyorlar sormadan oturmayın. Biz soruyorduk her defasında utanmayın. 


Hosteller pistir falan demeyin tamam çooook temiz değil ama idare etti bizi. Üstelik bir sürü yeni insanla tanıştık. Teksaslı Lulu ile orada tanıştım. Bize Roma hakkında çok yardımcı oldu. Bu bahsettiğim yerlerin çoğunu o söyledi.  

Vatikan'da Via Candia diye bir sokak var. Hemen orada bir dondurmacı var turistik bir yer değil ama 2 euro'ya en çok dondurmayı  koymuştu ve çok lezzetliydi. 


Dondurmacıdan o sokağı çekmiştim bir daha gelmeme unutmayayım diye.


Yani demem o ki, Roma çok güzeldi. Her sokağını karış karış gezin. Elinize dondurma alıp kayıp olun. En az 3 gün ayırın. Tada tada gezin. Yerel halka konuşun. Bu olmadı, bir kez daha geleceğim diyerek ayrılın... 


1 Nisan 2017 Cumartesi

Erikli Yaylası Kamp Tavsiyeleri



İçinizden birilerinin mutlaka şöyle İstanbul'a yakın sessiz sakin kamp yapabileceği yerleri aradığını biliyorum. Börtü böcekle iç içe olmak, ateş yakmak, hamak kurmak kafa dinlemek istediğinizi de biliyorum. Merak etmeyin, güzel haberlerim var. Bahsedeceğim  Erikli Yaylası işte tüm bu istekleriniz için var.


Yalova- Erikli Yaylasına Nasıl Gidilir?


Pendik'ten feribotla Çınarcığa ulaşabilirsiniz. Yada otobüsle Çınarcığa gelebilirsiniz. Erikli yaylası Yalova'nın Çınarcık ilçesine bağlı Teşvikiye köyü sınırları için yer alır. Böyle uzun anlattığıma bakmayın, gerçekten çok basit. Gitmeden bize de karışık gözükmüştü ama kolayca bulduk. Şimdi Çınarcığa geldik, bu arada Yalova- Çınarcık arası 15-20 km. Erikli yaylası ise Çınarcık merkezden 8-9 km dk ilerde. Çınarcıktan Teşvikiye arası dolmuşlar var fakat sonrasında yürümeniz gerekiyor. Çınarcığa gelince Teşvikiye köyü tabelalarını takip edin, Teşvikiye'ye hoş geldiniz tabelası çıkar önünüze. Sonra o yolun ilerisinde şu tabelayı göreceksiniz.  E kişisi tabelanın fotoğrafını çek deyince gereksiz bulmuştum ama iyi ki çekmişim diyorum şimdi :) biliyorum, bu tabelayı görünce heyecanlanıyorsunuz sakin olur daha önünüzde çıkacağınız kocaman bir yol var.

Yalova-Teşvikiye
Biz Dipsiz göllere ve Delmece yaylasına gidemedik vaktimiz yoktu. O yüzden size Erikli Çifte Şelaleleri ve Erikli yaylasını anlatacağım. Biz otomobil ile çıkmıştık yaylaya. Otomobil ile bile baya yokuş gelmişti bana. Hatta yolda kamp alanları var kanmayın hemen. Erikli yaylası ilerde. Biz çıkarken yolda iki otostopçu kızları aldık arabamıza çok yorulmuşlardı çünkü, ama arabamız durunca istop etti beraber arabayı itmiştik :)  neyse, şimdi dümdüz çıktınız hatta git git bitmiyor falan düşünebilirsiniz içinizden. Yukarıda bahsettiğim kamp alanlarını geçince, biraz ileride Erikli yaylasına ulaşıyorsunuz. Hatta daha ileride Teşvikiye ormanında da paralı kamp yerleri var 15- 20 tl arasında değişiyor fiyatlar. Biz Erikli yaylasında kamp yaptık ücretsiz. Üstelik daha sakin.


Erikli Yaylasında Konaklama


Kamp alanına gelince zaten göreceksiniz bir sürü kampçı olacak orada. İşletmeyi tercih etmeme nedenimiz hafta sonu çok kalabalıktı. O kadar çok piknikçi geliyor ki, dolaşmak için gitmiştik oraya, şelaleleri görmek için, ama hemen geri dönmek istedik kamp alanımıza. Hamakımız bile vardı :)

İlk olarak Çadırınızı kuracağınız yeri güzel seçin, yoksa sabahın körüne güneş ışınları sizi pişirin istemezsiniz.
kamp alanındaki dere

Etrafta başka kampçılar da olacağı için kendinizi güvende hissedebilirsiniz. Bizi rahatsız den bir tek inek olmuştu sabaha kadar boynunda çan ile çın çın uyutmadı doğru dürüst ama olsun :)
Etraftakiler ile fikir alışverişinde bulunabilirsiniz. Bu arada yaylada wc yok, ihtiyacınızı ya ormanlık alanda yada ilerideki işletmelerden 1 tl ye giderebilirsiniz.



Erikli yaylasında ne yapılır sorusunun en güzel cevabı 


Erikli Yaylasında Ne yapılır?


Şimdi, çadırımızı kurduk, hamak tamam ateşi yaktık yada yakmadık, şöyle etrafı bi dolanalım diye düşüneceksiniz. zaten yaylanın hemen yanında görmemeniz imkansız, ince uzun bir dere var. O dere  iki şelale ile birleşiyor. Eğer derenin sağ tarafından giderseniz büyük şelaleye ulaşacaksınız. Yaklaşık 1 km yol var. Bahsettiğim işletmelerin olduğu ormandan geçeceksiniz. Eğer yaz aylarında giderseniz bir sürü böğürtlen göreceksiniz bence toplayın yiyin çok sağlıklı.
Büyük şelaleye giderken şöyle yollardan geçeceksiniz.

teşvikiye kent ormanı
Yürüyüş yolu gerçekten güzel ama bir sürü piknikçi ile dolu. Ben sessiz sakin bir ortam isteğim için çok sevmedim. Büyük şelale de çok güzel gerçekten doğa harikası fakat şelalede bir tek erkekler yüzdüğü için hayalimdeki gibi olmadı, gördük geri döndük. Bildiğiniz turistik yer olmuş orası, sevmedik. Yine de sizin için bir kaç fotoğrafını koyayım büyük şelalenin.


teşvikiye çifte şelaleler

Şimdi sıra geldi en sevdiğim küçük şelaleye,
Derenin solunu takip ederseniz dümdüz, 15-20 dk lık yürüyüş sonrası küçük şelaleye ulaşacaksınız. yalnız gidiş yolu biraz engebeli küçük çocuklar ile gitmek zor olabilir. Biz küçük şelaleyi çok sevdik, bizim gibi kampçılar vardı ama az sayıda isteyen şelale etrafında güneşleniyor isteyen şelaleye inip yüzüyor. Şelaleye inmek biraz tehlikeli olası bir düşme durumunda ama biz indik çıktık dikkatlice bir şey olmadı tabi ertesi gün hamlıktan dolayı her yerimiz ağrıyordu. Bu arada söylemeden geçmeyeyim şelalenin suyu bir harika, bir o kadar da soğuk. Buz gibi buz. Ama yine olsa yine girerim çok güzel bir his anlatılmaz yaşanır ne desem az o yüzden kısa keseyim en iyisi.

çifte şelalelerden küçük olanı- bu gördüğünüz yerden inip çıkılıyor şelaleye



Tavsiyeler

  • Yaylaya gelmeden köydeki bakkaldan yeme içme tüm ihtiyaçlarınızı alın, yaylada alabileceğiniz market vs yok.
  • İçeceklerinizi yayladaki minik derede soğuk tutabilirsiniz bir dala taşa bağlayın poşeti yeter.
  • Telefon çekmiyor ama siz zaten zaten dinlenmek için gidiyorsunuz o yüzden sorun olmayacaktır. Yalnızca tek tük noktada çekiyor kampçılara sorun mutlaka bir der ama ben hiç ihtiyaç duymadım. 
  • Ateş yakmak için çalı çırpı bulabilirsiniz yüklenip gelmeyin.
  • Hazır ateş yakmışken şu marshmallow olayını yapabilirsiniz. Çok tatlı fazlası bayıyor.

bu klasiği yapmasak olmazdı




  • Yanınızdaki  arkadaşa güvenip patlıcanları böyle közlemeye kalkmayın, direkt köze bırakın yoksa sonuç hayal kırıklığı olabilir benden söylemesi :)
  • Ufak tefek şeyler unutuluyor ama aslında çok gerekli, tuz, minik el feneri, mendil ve çöplerimizi toplamak için poşet.
  • Etrafta zararlı hayvanlar yok
  • Ve son olarak, tamamen şehirden uzak doğal olduğunuzu unutmayın ve her anın keyfini çıkarın.
  • Tekrar gider miyim? kesinlikle evet !
Ne kadar doğal görün istedim :)


29 Mart 2017 Çarşamba

Burgazada Madam Martha Koyu'nda Kamp




SANA KOŞUYORUM BİR VAPURUN İÇİNDE,
ÖLMEMEK, DELİRMEMEK İÇİN..
YAŞAMAK; BÜTÜN ADETLERDEN UZAK,
YAŞAMAK...

SAİT FAİK ABASIYANIK


BURGAZADA ÇADIR KAMPI



İstanbul'da kamp yapılacak yerler deyince akla ilk gelen koy Madam Martha koyudur. Zaten Burgazada/Madam Martha koyu dışındaki adalarda kamp yapmaya izin yok. Konu hakkında çok bilgi kirliliği olduğu için, sizlere en güncel ve en net bilgileri açıklayacağım.Sıkı tutunun :)

Ve tabiki Burgazada Sait Faik olmadan düşünülemez. Üzülmeyin açılışı onunla yaptık, onunla kapayacağız. 


MADAM MARTHA KİMDİR? MADAM MARTHA KOYU HİKAYESİ


Öncelikle kamp ile ilgili  bilgilere geçmeden  Madam Martha kimdir? kısaca ondan bahsedeyim size. 
Güzelliği ile dillere destan olan Martha Arat bir balerindir.
Fakat Martha davranışları giyimi ile klasik Ermenilerden çok farklıdır. Denize çıplak giriyor, iskelede kocasının işten dönüşünü bekliyormuş her akşam. Sahilde topladığı taşlardan kolyeler yapıp çocuklara dağıtırmış.  Bir süre sonra bu dedikodular Martha'nın kulağına gider. Dedikoduları kaldıramayan Martha, bir gece kendini koya bırakır. Ardından da 'Artık rahat edersiniz' notunu bırakır :( böylece Halikya Koyu, Madam Martha Koyu olarak anılmaya başlar. İşte size Madam Martha Koyu'nun hikayesi. O zamandan bu yana farklılıklarımızla yaşamayı öğrenememişiz ne yazık ki! 




                               



NEDEN GİDİLİR?



İstanbul'dan sıkılırsın gidersin, doğayı özlersin gidersin, güzel vakit geçireyim dersin gidersin, havalı fotoğraflar çekileyim dersin gidersin, canın ister gidersin. Gitmek isteyene bahane bol sizin anlayacağınız. 

Yalnız belirtmeden geçemeyeceğim, böyle iki gün kafamı dinleyeyim derseniz çok mümkün değil, biz uyurken sabaha karşı bile sesler geliyordu etraftan. onun dışında gün içinde yalnız kalınabilecek yerler var tabi. Birazdan geleceğim o konulara. 


MADAM MARTHA KOYU'NA NASIL GİDİLİR?


İstanbul dışından gelenlerin öncelikle İstanbul'a gelmeleri gerekiyor. Nasıl gelineceğini anlatmama gerek yok sanırım :) İstanbul- Kadıköy veya Beşiktaş- Eminönü- Bostancı vapur iskelelerinden Burgazada'ya ulaşmanız gerekiyor. Güncel vapur saatlerine buradan ulaşabilirsiniz. Adalar Vapur Hatları ve Saatleri

Buradan da Madam Martha Koyu haritasını bulabilirsiniz. Madam Martha haritalar


Madam Martha Koyu'na Tam Olarak Nasıl Gidilir? 


Ada haritası ile boğuşmaktansa, kısa yolu söylüyorum. Şimdi iskeleden indiniz, sağa doğru şu tabela' yı görene kadar 20-25 dk hiçbir yere sapmadan devam edin. Koya yaklaşınca hafif bayırlar çıkacak önünüze. Bir üst satırda söylediğim tabeladan (Köknar Sk.) 20mt sonra sağa doğru patika var, onu takip edin. Zaten etrafta birçok kampçı olacak yardım isteyebilirsiniz. yada patikayı takip edin, o sizi götürecek. Bize de öyle oldu çünkü. 


KONAKLAMA- YEME İÇME


Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz üzere koyun sağ tarafındaki o toprak alanda kamp yapabilirsiniz. Fakat koyun sol tarafındaki çakıllık alanda ve ağaçların arasında da çadırınızı kurabilirsiniz. Hatta bana göre sahilin arkasındaki ağaçlıklarda kamp kurmak çok daha güzel. Maalesef biz geç gittiğimiz için yer bulamadık. 

Kamp yerinde küçük bir işletme var gibiydi. Gibiydi diyorum çünkü ne işe yaradığını çözemedim. O yüzden işinizi şansa bırakmayın ve gerekli yiyeceklerinizi suyunuzu koya gelmeden adadaki büfelerden alın. Hatta adını tam hatırlamasam da ana yola yakın bir market vardı. Bize kartını vermişti. Bir şey lazım olursa arayın biz koya getiririz demişti amca sağ olsun. Etraftaki işletmelerden de yemek yiyebilirsiniz fiyatlar normal. Adada mangal ile uğraşmak istemezseniz buralarda karnınızı doyurup, atıştırmalık alabilirsiniz yanınıza. Çünkü koy ile merkez arası biraz uzun olduğundan her zaman merkeze gelmek biraz üşendiriyor insanı.



çadırımızı kurduğumuz yerden gün batımı

Burgazada'da tuvalet ve duş sıkıntılı maalesef. Hatta söylemeden geçemeyeceğim, adanın iç  tarafları leş içindeydi. Adalıların kampçılardan hoşlanmamaları söylentilerine hak verdim.
Yanınıza mutlaka çöp torbası alın. Unutmayın bir kampçı daima gittiği yeri geldiği zamankinden temiz bırakır :)

Matınızı mutlaka alın, zemin gerçekten sert. Çok sıcak havalarda uyku tulumu olmasa da olur. Kamp yapmak Madam Martha Koyu'nda gerçekten güvenli. Hatta giderken artan suları- yiyecekleri insanlar birbirinin çadırlarına bırakıyor, bir şeyinizi unuttuysanız etraftan isteyin çekinmeyin, orada izci kurt  herkes. 





Burgazada Kamp Tavsiyeleri




  • İskeleden ada haritasını almayı unutmayın. 
  • Yanınıza kitap ( Sait Faik- Son Kuşlar favorim), müzik ve küçük kağıt oyunları alın. Yada sevdiğiniz insanları.
  • Ada'da market manav kasap var. Her şeyi yüklenip gelmeye gerek yok.
  • Denizi öyle şahane değil, Marmara denizi işte. Büyük hayaller kurmayın.
  • Sait Faik Abasıyanık evini mutlaka ziyaret edin. Ücretsiz ve çok güzel. Her yerde yolu gösteren tabelalar var.


Sait Faik'in Evi

  • Ergün Pastahanesinin meşhur milföy pastasını deneyin. 
  • Kesinlikle ama kesinlikle Kalpazankayaya gidin, güneşi batırın yada doğurun.(Koyun sol tarafında kalıyor, koya inen patikayı değil dümdüz yolu takip edin bulursunuz)
  • Ada etrafında yürüyün, evlere hayran olun, ben kedi-köpeğe dokunamıyorum ama siz sevin hayvanları. 
  • Gece denizin sesini dinleyin.
  • Erken kalkın! Mis gibi tuzlu nemli deniz kokusunu bol bol çekin içinize.
Hayran olduğum evlerden biri


Sait Faik'in evine girerken bu dış basamaklara dikkat edin,
Şapşalca bir sırıtış yerleşiyor suratınıza :)



Ve.. Bizi en çok duygulandıran not.